2020 yılında 2 bin 324,70 kuruş olan asgari ücret 2021 yılında 2 bin 825,90 kuruşa, 2022 yılında 4 bin 253,40 kuruşa ama yüksek enflasyon nedeniyle temmuz ayında ek zam yapıldı. Yapılan zam ile 5 bin 500,35 kuruşa, 2023 yılında 8 bin 506, 80 kuruşa, yine yüksek enflasyon nedeniyle temmuz ayında ilave zam yapıldı. Yapılan zam ile 11 bin 402,32 kuruşa, 2024 yılında 17 bin 002 liraya ve 2025 yılında ise yüzde 30 oranında zam ile 22 bin 104 liraya yükseltildi.
Yukarıdaki rakamlara bakacak olursak, son 5 yılda asgari ücrete yüksek enflasyon nedeniyle 2022 ve 2023 yıllarında iki defa ara zam yapıldığını görüyoruz. 2025 yılı için ise asgari ücrete zam yapılmayacağı açıklansa da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın asgari ücrete ara zam yapılacak mı sorusuna verdiği cevap milyonlarca çalışanın umutlarını artırdı.
Şimdi gelelim asıl soruya; asgari ücrete gerçekten zam yapılmalı mı? Bu soruyu hem işveren hem de işçi açısından değerlendirmek lazım. İşveren ekonomik sıkıntıları göz önüne alarak asgari ücrete yapılacak zamma sıcak bakmayabilir. Ama işçi ise hayat pahalılığı ve yaşamın zorlaşması nedeniyle asgari ücrete zam yapılmasını istiyor. Her iki tarafta konuya kendi açılarından baktıkları için haklılar.
Ancak ortada değişmeyen ve tüm toplum tarafından kabul edilen bir gerçeklik var: Oda pahalılık. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre her ne kadar enflasyon düşme eğiliminde olsa da bunun sahada yansımalarını görmüyoruz. Çarşı-pazara giden vatandaş bir sepeti bile dolduramıyor. Binlerce çalışan ayda evine bir kilogram et bile alamıyor. Çocuklarına meyve alamayan aileler var.
Bu şartlar altında işveren, pahalılığı iliklerine kadar hisseden vatandaşın 22 bin 104 lira nasıl geçinmesi beklenebilir? İnsanca yaşamak her vatandaşın hakkıdır. Fedakarlık her zaman işçiden beklenmemeli, biraz da işverenlerin fedakarlık yapması lazım. O yüzden asgari ücrete zam yapılmalı hem de insan onuruna yakışır bir zam yapılmalı.