Tüketici Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Eczacı Bülent Yılmaz, ilaç fiyatlandırmasında süregelen adaletsizliğin halk sağlığını tehdit ettiğini belirtti.
İlaç temininde ciddi aksamaların yaşandığını pek çok ithal ve özel tedavi ilacın piyasadan çekildiğini, vatandaşın hayati ilaçlara ulaşmakta zorlandığı ve eczanelerin sürdürülemez ekonomik koşullarla karşı kaşıya kaldığını ifade eden Yılmaz, ‘’Yeni molekül ilaçlar ülkemize gelsin diye mücadele ederken mevcutta ki birçok ilaç piyasadan çekiliyor. Organ nakli, epilepsi, astım, kanser ve çocuk ilaçları gibi yaklaşık 50’nin üzerinde ilaç piyasada yok’’ tespitinde bulundu.
2004 yılında yürürlüğe giren ve günümüze kadar büyük ölçüde değişmeden uygulanan beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına dair kararnamenin, hem eczaneleri hem de hastaları derinden mağdur ettiğini kaydeden Yılmaz, ‘’Bu sistem, ilaç fiyatlarını sabitlenmiş ve piyasa gerçekliğinden uzak bir avro kuru üzerinden hesaplamakta; her yıl açıklanan kur değerleri ise döviz piyasasındaki reel değişimleri yansıtmamaktadır’’ ifadelerini kullandı.
Yılmaz, ‘’Güncel avro kuru 43,34 TL iken, ilaç fiyatlandırmasında esas alınan DAD kuru sadece 21,67 TL’dir. Bu da demek oluyor ki; halkımızın kullandığı ilaçlar için devletin öngördüğü fiyatlar piyasanın yüzde 100 gerisindedir. Bu uygulama, ne üretici firmaların ne de eczanelerin maliyetlerini karşılamalarına olanak tanımaktadır’’ dedi.
SOSYAL DEVLET ANLAYIŞIYLA BAĞDAŞMAZ
Yılmaz, ‘’Son 20 yıl içinde TÜFE oranlarıyla kıyaslandığında, ilaç fiyatlarının reel değeri yüzde 60’ın üzerinde erimiştir. Bu, sadece ekonomik bir sorun değil, doğrudan halk sağlığına yönelik bir tehdittir. Tüketici Hakları Derneği olarak şu çağrıyı yapıyoruz; ilaç fiyatlandırmasında kullanılan avro kuru, güncel piyasa koşullarına göre yeniden düzenlenmelidir. Enflasyon oranları otomatik olarak ilaç fiyatlarına yansıtılmalı, yılda bir kez yapılan keyfi artışlar yerine, düzenli ve şeffaf fiyat güncellemeleri yapılmalıdır. Eczanelerin ekonomik sürdürülebilirliği korunmalı, sabit kâr marjları yerine dinamik ve gider odaklı sistemlere geçilmelidir. Halkın ilaca erişim hakkı anayasal bir haktır ve bu hakkın ihlali, sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz’’ açıklamasını yaptı.
YETKİLİLER ÇARPIK VE ADALETSİZ SİSTEMİ DERHAL GÖZDEN GEÇİRMELİ
Yaşanan sessizliğin sadece eczaneleri değil, herkesi etkilediğini sözlerine ekleyen Yılmaz, ‘’Tüketiciler olarak ilaca erişim hakkımızı savunmak, sadece bugün değil, gelecekteki sağlık hakkımızı da korumak anlamına gelmektedir. Yetkilileri bu çarpık ve adaletsiz sistemi derhal gözden geçirmeye, halk yararını gözeten gerçekçi çözümler üretmeye çağırıyoruz’’ şeklinde konuştu.