Markette kasada yaşlı bir adamla karşılaştım. Aslında öyle çok yaşlı da değildi ama galiba bir rahatsızlığı olduğu için aldığı ürünleri poşete koymakta epeyce zorlanıyordu. Kasiyer kızdan yardım isteyince, uzanıp tüm ürünlerine poşetlere yerleştirip, el arabasına koydum.

Çok müteessir oldu, defalarca teşekkür etti, sonra da hakkınızı helal edin dedi.

“Bir hakkım yok, yalnızca gerekeni yaptım, rica ederim” dedim.

Yani toplum olarak ne kadar yabanileşip, yabancılaştık, saygısızlaştık farkında mısınız?

Orada her insanın mutlaka yapması gereken bir davranışta bulunduğum için hakkını helal et diye helallik isteniyor.

Başka türlü bir davranış sergilemek mümkün olabilir mi?

Ama ne yazık ki çok ayrışıp, yabancılaştığımız için birbirimizin yüzüne bakmaz, değer vermez ve yardım etmez olduk.

Oysa insan toplumsal bir varlık ve yaşadığımız toplumda hepimizin birbirimize ihtiyacı var.

Karşılıklı sevgi, saygı, yardımlaşma gibi duygu ve davranışlar insan hayatını zenginleştiren şeylerdir.

Hem kendimizi hem karşımızdaki insanları bu güzel davranışlardan mahrum bırakmak, insanı toplumda yalnızlaştırır ve mutsuz eder.

İnsanın karşısındaki sevgi ve saygı dolu davranması aynı şekilde kendisine döner.

Ama birbirimizden o kadar uzağız ve aramızda o kadar derin ayrışmalar var ki insanlar birbirinden hiçbir şey beklemez hale geldi.

Ne yazık ki çocuklarımız ve gençlerimiz de bu sevgisiz, saygısız ortamda büyüyüp şekilleniyor.