Merhabalar Sevgili Okurlarım. Yeni bir yazı ile tekrar karşınızdayım. Bugüne kadar elimden geldiğince çeşitli konular hakkında yazı yazdım. Belki bugüne yazdıklarım birilerinin canını sıkmıştır. Belki de birilerinin hiçbir zaman dile getiremediği veya getiremeyeceği konuları dile getirmişimdir. Ama yazmak cesaret ister.

Bu yorumu siz değerli okuyucularımın takdirine bırakıyorum. Ama şu bilinmeli ki her zaman yazmaya, sorunları ve sıkıntıları dile getirmeye devam edeceğim. Çünkü toplumun ve kentin sorunları saymak veya sıralamakta bitmez, bitmiyor.

Gaziantep, Türkiye’nin hem sanayi hem de büyük şehirlerinden birisi. Aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin lokomotif illerinin başında geliyor. 2,5 milyon civarında kişinin yaşadığı metropol bir kent…

Gerçekten bu kentte yaşamak çok zor. Ev kiralarından tutun da marketteki sebze-meyve fiyatlarına yeme-içmeye kadar her şey pahalı. En düşük ev kirası 10 bin liranın altında değil.

En düşük sebzenin kilogram fiyatı 30 liranın altında değil. Zaten 4 kişilik bir aile dışarıda yemek yemeyi hayal bile edemiyor.

Pahalılık sadece bu şehirde insanlara zarar vermiyor. Aynı zamanda şehrin kendisine de zarar veriyor. Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa’dan sonra kültür turlarının yoğun olarak yapıldığı üç ilden birisi. Ancak pahalılık nedeniyle kentimize gelen yerli-yabancı turistler, artık burada yemek yemiyor, konaklamıyor. Yemek için Şanlıurfa’yı konaklamak için ise Mardin’i tercih ediyor.

Gaziantep neden bu kadar pahalı bir kent oldu? Ne oldu da kentimizde her şey ateş pahası? Şimdi herkesin şapkasını önüne koyup bunu düşünmesi lazım. Bu pahalılığa bir çözüm bulunmalı. Yoksa gidişat hiç iyi değil.