İnsanın insan olmasında en büyük dönüm noktalarından biri, hiç şüphesiz dildir. Diller nasıl ortaya çıktığına dair bilim adamlarınca çalışmalar yapılıp fikirler üretilmektedir.
Bugün farklı coğrafyalarda milyonlarca insanı konuşturan o kelimeler, sesler, anlamlar nasıl doğdu? Bu sorunun cevabı bizi insanlığın en eski anlarına, hareket ve sesin birlikteliğine götürür.
Bunu insanoğlunun yaşam döngüsünde gözlemlenebilir. Bebek doğduğunda önce ağlar. Bu ağlama, ihtiyaçlarının ve duygularının dış dünyaya yansımasıdır. Bu ses hem varlığını duyurma hem de ihtiyaçlarını iletme yöntemidir. Bu sese hareket de takılarak beden dili oluşur.
Çocuk büyüdükçe bu ses ve hareketler çeşitlenir; mırıldanma, kahkaha bağırma mimikler, beden öğelerinin hareket ve duruşu derken her biri farklı bir mesaj taşır.
Yetişkin olduğunda ise hareket ve ses, artık yalnızca duygu değil, mana taşıyıcı bir araç olur.
İnsanlar sadece bu ses ile yetinmeyip doğadaki ses ve hareketleri de tanıyarak kendileri ile örtüştürüp yaşamlarına mana kattılar.
İnsanın mana arayıp mana katması ile bilim ve teknolojinin gelişmesini sağladılar.
Sesin ve hareketin araç görece, teknolojiye dönüşmesiyle yeni kavramların oluşmasını sağlamış; Hafıza, bu hareket, ses ve kavramları işleyerek yeni bağlar oluşturup değerler, düşünce ve ideal dünyasını oluşturmuştur.
Dil, sadece seslerin ve hareketlerin birleşimi değildir; aynı zamanda hafızanın, duygunun ve iradenin harmanlanmasını sağlar. İnsan, içindeki duyguları sese ve harekete dökerek karşısındaki de bu ses ve hareketten kendince mana üretir. İstek de bunun anahtarıdır. Böylece mana ↔ ses ↔ hareket döngüsü insanlık tarihinin en güçlü iletişim dili haline gelmiştir.
Günümüz teknoloji çağında ekranlar ve klavyeler aracılığıyla konuşuluyor. Fakat, temelde aynı şey yapılıyor.
Ses, hareket ve düşünce paylaşılarak anlaşmaya çalışılmaktadır. Çünkü dil, yalnızca kelime değil, aynı zamanda birlikte yaşamanın gereksiniminin ürünüdür.
Bu da insanın aynı özden meydana geldiğinin ve bu özün evrensel olduğunun göstergesidir.
İnsana düşen varlığı bu birlik bağlamında doğru okuyup eylemleriyle evrensele taşımasıdır.